Kapalı (Tam Endoskopik) Bel Fıtığı Ameliyatı Nedir?
Kapalı (tam endoskopik) bel fıtığı ameliyatı, bel bölgesindeki disk fıtığının sinire yaptığı baskıyı kamera (endoskop) ve ince cerrahi aletlerle giderme işlemidir. Amaç, fıtıklaşmış disk dokusunu hedefli şekilde temizleyip siniri rahatlatmaktır. “Kapalı” denmesinin sebebi; kasları genişçe sıyırmadan, küçük bir girişten ilerlenmesi ve genellikle daha az doku travması hedeflenmesidir. Burada asıl mesele “kesinin küçük olması” değil, doğru hastada doğru seviyede doğru fıtığı doğru teknikle boşaltmaktır.
Geleneksel yaklaşımın temel prensibi şudur: Sinir baskısı varsa, baskıyı kaldıracaksın. Kapalı endoskopi de bu prensibi modern bir yoldan yapar. Fakat şunu da net söylemek gerekir: Her bel ağrısı bel fıtığı değildir; her bel fıtığı da ameliyatlık değildir. Endoskopik cerrahi, doğru hasta seçilirse yüz güldürür; yanlış seçilirse “kapalı yaptık” diye bir anlamı kalmaz.
“Kapalı” Deyimi Neleri Kapsar, Neleri Kapsamaz?
“Kapalı bel fıtığı ameliyatı” halk arasında çok farklı işlemler için kullanılabiliyor. Tıpta gerçek karşılığı çoğunlukla tam endoskopik diskektomi (PELD/TELD ya da interlaminar endoskopik yaklaşımlar) olur. Bu, sinire basan fıtık dokusunun endoskopla çıkarılmasıdır.
Şunu açıkça ayıralım:
- Kapsar: Tam endoskopik diskektomi (transforaminal veya interlaminar giriş), hedefe yönelik sinir dekompresyonu.
- Kapsamaz: Sırf “iğne ile yakma”, “lazerle eritme” diye pazarlanan ve her hastaya uygunmuş gibi anlatılan işlemlerin tamamı aynı şey değildir. Bazıları seçilmiş vakalarda ağrıyı azaltabilir; fakat “sinire basan büyük fıtığı ortadan kaldırma” iddiası her zaman gerçekçi değildir.
Pratik kural: MR’da sinire basan belirgin bir fıtık varsa ve şikâyetiniz bununla uyumluysa, “baskıyı kaldıran” cerrahi konuşulur. İsme değil, yapılan işleme bakılır.
Bu Ameliyatın Temel Amacı Nedir?
Kapalı endoskopik bel fıtığı ameliyatının temel amacı bacağa vuran sinir ağrısını (siyatalji) azaltmaktır. Bel ağrısı da azalabilir, ama ana hedef “belim ağrıyor” değil; sinirin sıkışmasına bağlı bacak ağrısı, uyuşma ve güç kaybıdır. Bu ayrım çok önemlidir.
Çünkü bel ağrısının kaynağı çoğu zaman çok faktörlüdür: kas spazmı, faset eklemler, dejenerasyon, duruş bozukluğu, stres, hareketsizlik… Bunların hepsi “fıtık var” diye açıklanamaz. Endoskopik cerrahi, sinire basıyı kaldırır; duruşunuzu düzeltmez, kasınızı güçlendirmez. Bu yüzden ameliyattan “her şey bitecek” beklentisi yerine, doğru hedefi koymak gerekir: sinir baskısını kaldırıp yürüyüşü ve günlük yaşamı normale döndürmek.
Kimler İçin Uygundur: Belirti–Muayene–MR Uyumu Neden Şarttır?
Bu işte en eski ve en doğru kural şudur: Hastayı MR değil, şikâyet ameliyat ettirir. Ama şikâyetin de MR’la uyumlu olması gerekir. Yani üçlü sacayağı:
- Belirti: Bacak ağrısı, uyuşma, karıncalanma, belirli bir dermatom hattında şikâyet.
- Muayene: Refleks değişikliği, duyu kusuru, kas gücünde azalma, düz bacak kaldırma testinde pozitiflik gibi bulgular.
- MR: Aynı seviyede ve aynı tarafta sinir kökünü basan fıtık görüntüsü.
Bu üçü birbirini tutmuyorsa, “kapalı” ya da “açık” fark etmez; sonuçlar zayıflar. Örneğin MR’da sağ tarafta fıtık var ama şikâyet sol bacakta… O zaman durup düşünmek gerekir. Cerrahi, doğru hedefe yapılırsa anlamlıdır.
Hangi Şikâyetler Kapalı Ameliyat İçin Daha Uygun Adaylığı Gösterir?
Kapalı endoskopik cerrahi için adaylığı güçlendiren tipik şikâyetler şunlardır:
- Bacağa vuran ağrı: Kalçadan bacağa, bazen ayağa kadar inen, elektrik çarpması gibi ağrı.
- Öksürme/ıkınma ile artış: Disk basıncıyla tetiklenen sinir ağrısı bu şekilde artabilir.
- Uyuşma-karıncalanma: Belirli bölgelerde (ör. ayak sırtı, topuk, dış yan) his azalması.
- Yürüme/ayakta durma ile kötüleşme: Sinir tahrişi belirginse hasta yürüyüşte zorlanır.
- Tek taraf baskın şikâyet: Endoskopik hedefleme için çoğu zaman daha net bir tablo verir.
“Sadece bel ağrım var, bacak ağrım yok” diyen bir hastada endoskopik fıtık ameliyatı otomatik olarak doğru seçenek değildir. Önce kaynak netleşmelidir.
Ne Zaman Ameliyat Düşünülür: Ameliyatsız Tedaviye Rağmen Geçmeyen Durumlar
Genel tıbbi yaklaşım şudur: Acil bir kırmızı bayrak yoksa, ilk basamakta ameliyatsız yöntemler denenir. Bunlar; uygun ağrı kesici/antiinflamatuar tedavi, kısa süreli aktivite düzenlemesi, fizik tedavi ve egzersiz programı, bazı hastalarda seçilmiş enjeksiyonlardır.
Ameliyat kararı genellikle şu tabloda güçlenir:
- Uygun konservatif tedaviye rağmen (genelde birkaç hafta içinde) bacak ağrısı hâlâ günlük yaşamı ciddi bozuyorsa,
- Hasta yürüyemiyor, uyuyamıyor, işe gidemiyor hale geldiyse,
- MR ve muayene sinir basısını net gösteriyorsa,
- Şikâyet dalga dalga gelmiyor, kalıcı şekilde dirençliyse.
Pratik ve geleneksel bakış: “Vücut kendini toparlayacaksa toparlar.” Ama sinir baskısı uzayıp gidiyorsa ve hayatı kilitliyorsa, meseleyi süründürmenin de âlemi yoktur.
Acil Durumlar: Kapalı/Açık Fark Etmeden Gecikmeden Müdahale Gerektiren Bulgular
Bazı durumlarda “hangi teknik?” konuşulmaz; “ne kadar hızlı?” konuşulur. Aşağıdaki belirtiler acildir:
- İdrar kaçırma/retansiyon, büyük abdest kontrolünde bozulma
- Kasık-perine bölgesinde uyuşma (eyer bölgesi uyuşması)
- İlerleyici güç kaybı (ayak bileğini kaldıramama, parmak ucunda/ topukta yürüyememe)
- Dayanılmaz, hızla kötüleşen nörolojik tablo
Bu tabloda gecikmek, sinirin kalıcı hasar riskini artırabilir. Burada “kapalı mı açık mı” değil, en hızlı ve en güvenli dekompresyon esastır.
MR’da Hangi Fıtık Tipleri Kapalı Endoskopiye Daha Uygundur?
Endoskopik cerrahide başarıyı artıran temel unsur, fıtığın “erişilebilir” ve “hedeflenebilir” olmasıdır. Genel olarak:
- Tek seviyeli, tek taraf baskın disk hernileri
- Foraminal ve ekstraforaminal yerleşimli fıtıklar (bazı merkezlerde endoskopiyle çok iyi sonuçlar alınır)
- Belirti–MR uyumu net olan olgular
Daha zorlayıcı olabilecek durumlar da vardır: Çok geniş santral kanal darlığı, belirgin instabilite, çok seviyeli yaygın dejenerasyon gibi tablolar endoskopiyi tek başına “yetersiz” bırakabilir. Yani MR’da yalnız fıtığa değil, omurganın genel mimarisine bakılır.
Fıtığın Yeri Neden Önemli: Santral, Paramedyan, Foraminal, Ekstraforaminal
Fıtığın yeri, hem belirtileri hem de cerrahi yolun seçimini belirler:
- Santral: Kanalın ortasına doğru; bazen iki taraflı şikâyet yapabilir, kanal darlığı eşlik edebilir.
- Paramedyan: En sık görülen; genellikle tek taraf kök basısı ve klasik siyatik tablosu.
- Foraminal: Sinirin çıkış deliğinde; ayakta yanma, kasık-ön uyluk gibi farklı dağılımlar görülebilir (seviyeye göre).
- Ekstraforaminal: Dış tarafta; klasik mikrocerrahiyle erişim zor olabilir, endoskopi bazı vakalarda avantaj sağlayabilir.
İşte bu yüzden “MR’da fıtık var” demek yetmez; fıtığın yeri, yönü ve sinirle ilişkisi net olmalıdır.
Seviye ve Anatomi: L4-5 ve L5-S1’de Tercihi Değiştiren Noktalar
Bel fıtıklarının en sık olduğu seviyeler L4-5 ve L5-S1’dir; fakat bu iki seviye anatomik olarak aynı değildir. L5-S1’de pelvis (iliak kanat) yüksekliği, foraminal yapı ve giriş açıları endoskopik yaklaşımı etkileyebilir. Bu nedenle bazı hastalarda L5-S1 için interlaminar endoskopik yaklaşım daha uygun olurken, L4-5’te transforaminal yol daha kolay olabilir.
Burada “en iyi yöntem” değil, en uygun yöntem vardır. Cerrahın tecrübesi ve hastanın anatomisi belirleyicidir. Geleneksel cerrahi akıl şunu söyler: “Her kapıyı aynı anahtarla açmaya çalışma.”
Kimlerde Kapalı Endoskopik Yöntem Tercih Edilmez?
Endoskopi her derde deva değildir. Bazı durumlarda tercih edilmeyebilir veya dikkatle seçilmelidir:
- Belirgin omurga instabilitesi (hareketle kayma/oynama)
- İleri derecede kanal darlığı ve yaygın kemik basısı
- Çok seviyeli belirgin patoloji (tek seans hedeflemesi zor)
- Omurga kayması (spondilolistezis) belirginse
- Acil nörolojik tabloda en hızlı ve en güvenli dekompresyon başka yöntemle daha mantıklı olabilir
Bu “asla yapılmaz” listesi değildir; “çoğu zaman daha doğru seçenek vardır” listesidir. Kararı muayene, MR ve cerrahın deneyimi birlikte verir.
Eşlik Eden Sorunlar: Kanal Darlığı, Kayma (Spondilolistezis) ve Instabilite
Bel fıtığı bazen “tek başına” değildir. Disk taşmasıyla birlikte kanal darlığı (ligament kalınlaşması, faset büyümesi), omurga kayması veya segment instabilitesi eşlik edebilir. Bu durumda yalnızca fıtığı almak yetmeyebilir; çünkü sinire basan şey sadece disk değildir.
Örneğin belirgin kanal darlığında, sinir kökü alanı daralmıştır ve endoskopik diskektomi tek başına rahatlatma sağlamayabilir. Kayma/instabilite varsa, “fıtığı aldık” demekle omurga mekanik olarak düzelmez. Burada klasik cerrahinin yaklaşımı nettir: Problem mekanikse, çözüm de mekanik olmalı. Bazen dekompresyon + stabilizasyon (vida gibi) gerekir; bazen daha geniş bir dekompresyon gerekir. Endoskopi uygun hastada harika; uygunsuz hastada yetersizdir.
Hasta Faktörleri: Yaş, Kilo, Meslek ve Omurga Yapısının Etkisi
Hasta seçimi sadece MR’a bakmak değildir. Yaş, kilo, meslek ve omurganın genel dejenerasyon düzeyi sonuca etki eder. Aşırı kilo, omurgaya binen yükü artırır; ağır işte çalışanlarda nüks ve zorlanma riski daha yüksek olabilir. İleri yaşta ise eşlik eden kanal darlığı daha sık görülür.
Bu noktada pratik tavır şudur: Ameliyat “başlangıç düzeltmesi”dir; kalıcı iyilik halini belirleyen şey ameliyat sonrası alışkanlıklardır. Düzenli yürüyüş, doğru egzersiz, bel hijyeni, kilo kontrolü… Bunlar olmadan “kapalı” da yapsanız “açık” da yapsanız, omurga yeniden problem çıkarabilir.
Kapalı Endoskopik mi, Mikrocerrahi mi: Hangi Hasta Hangi Yöntemden Daha Çok Fayda Görür?
Bu soru çok sorulur ve doğru soru da budur. Benim net görüşüm: Yöntem seçimi bir “moda” değil, hastaya özel bir araç seçimidir.
- Kapalı endoskopik yaklaşım; doğru yerleşimli, hedefi net, tek seviyeli ve belirgin sinir basısı yapan fıtıklarda avantajlı olabilir. Doku travması daha az olabilir, bazı hastalarda toparlanma daha konforlu ilerleyebilir.
- Mikrocerrahi ise yıllardır standardı oturmuş, geniş görüş alanı sağlayan, bazı kompleks fıtık ve darlık tablolarında daha pratik ve güvenli olabilen bir yöntemdir.
Buradaki “en doğru” cümle şudur: En iyi ameliyat, cerrahın en iyi bildiği ve hastaya en uygun olan ameliyattır. Kâğıt üstünde mükemmel yöntem, yanlış elde ve yanlış hastada mükemmel sonuç vermez.
Ameliyat Öncesi Hazırlık ve Değerlendirme: Muayene, MR ve Gerekli Tetkikler
Ameliyat öncesi değerlendirme, “MR’a bakıp tarih verme” değildir. İyi bir değerlendirmede şunlar yapılır:
- Nörolojik muayene: Kas gücü, refleks, duyu, yürüme analizi.
- MR inceleme: Seviye, taraf, fıtığın tipi, kanal/foramen durumu, eşlik eden darlık.
- Gerektiğinde ek tetkikler: Bazı hastalarda EMG, röntgen (özellikle instabilite şüphesinde), kan tahlilleri.
- İlaç planı: Kan sulandırıcılar, diyabet ilaçları, kronik hastalıklar düzenlenir.
Ameliyat öncesi en önemli işlerden biri de beklenti yönetimidir: Hedef bacak ağrısını azaltmaktır; bel ağrısı tamamen sıfır olmayabilir. Bu netlik, hasta memnuniyetini ciddi artırır.
Başarı Beklentisi: Kimlerde Sonuçlar Daha Yüz Güldürücüdür?
En iyi sonuçlar genellikle şu profilde görülür:
- Bacak ağrısı baskın ve MR’la uyumlu olanlar
- Tek seviyeli ve hedefi net fıtıklar
- İleri instabilite/darlık olmayan hastalar
- Güç kaybı yeni başlamış ve ilerlememiş olgular (zamanlama önemli)
- Ameliyat sonrası rehabilitasyona uyum gösterecek hasta profili
Sonuçları zayıflatabilecek faktörler: uzun süreli sinir basısı (çok gecikmiş vakalar), çok seviyeli dejenerasyon, ağır fiziksel iş yükü, kontrolsüz kilo, eşlik eden ciddi kanal darlığı ve yanlış hedefleme.
Riskler ve Sınırlılıklar: Nüks, Yetersiz Boşaltım ve Diğer Olasılıklar
Kapalı endoskopik cerrahinin de riskleri vardır; dürüstçe konuşmak gerekir. Olası riskler şunlardır:
- Nüks (tekrarlama): Disk dokusu tekrar fıtıklaşabilir. Bu risk “kapalı-açık” fark etmeksizin vardır.
- Yetersiz dekompresyon: Fıtık tam boşaltılamazsa şikâyet sürebilir.
- Sinir kökü irritasyonu: Geçici uyuşma/ağrı artışı görülebilir.
- Enfeksiyon ve kanama: Nadir ama mümkündür.
Riskleri azaltan şey teknikten önce hasta seçimi ve cerrah tecrübesidir. Bu iki unsur yoksa, “kapalı” olmak sizi korumaz.
Ameliyat Sonrası Süreç: İlk Günler, Hareket, İşe Dönüş ve Rehabilitasyon
Endoskopik cerrahiden sonra birçok hasta erken dönemde yürüyebilir. Ancak erken iyi hissetmek, “her şeyi yapabilirim” anlamına gelmez. En sık yapılan hata şudur: Ağrı azaldı diye birkaç gün içinde ağır işe dönmek, uzun yol yapmak, uygunsuz oturmak, ani eğilmek.
Pratik bir çerçeve:
- İlk günler: Kısa yürüyüşler, sık pozisyon değiştirme, uzun oturmadan kaçınma.
- İlk haftalar: Bel hijyeni, kontrollü aktivite artışı, doktorun verdiği egzersizler.
- Rehabilitasyon: Karın-bel çevresi stabilizasyonu, kalça esnekliği, doğru kaldırma-oturma eğitimi.
Geleneksel disiplin burada işe yarar: “Azar azar, düzenli.” Omurga aceleyi sevmez; omurga düzeni sever.
Sık Sorulan Sorular: “Lazer mi?”, “Dikiş var mı?”, “Kaç günde toparlarım?”
Lazer mi?
Tam endoskopik diskektomide bazen farklı enerji cihazları kullanılabilir; ama ameliyatın özü “sinire basan fıtığı temizlemek”tir. “Lazerle her fıtık biter” gibi genellemeler sağlıklı değildir.
Dikiş var mı?
Genellikle küçük bir giriş olur ve küçük bir dikiş/kapama gerekir. Ama asıl konu dikişin küçüklüğü değil, içeride doğru dekompresyonun yapılmasıdır.
Kaç günde toparlarım?
Bu, fıtığın tipi, sinirin ne kadar süre bası altında kaldığı, kişinin kondisyonu ve iş yüküne göre değişir. Bazı hastada bacak ağrısı hızlı rahatlar; bazı hastada sinir irritasyonu daha yavaş söner. “İki günde sıfır olacağım” beklentisi doğru değildir; iyi bir iyileşme genellikle kademeli olur.
Not: Bu içerik genel bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için nöroşirürji/ortopedi omurga cerrahisi değerlendirmesi şarttır.
İçerik Bilgisi
