Omurilik Yaralanmalarında Kök Hücre Tedavisi
Omurga yaralanmaları, tedavi edilmesi en zor olan rahatsızlıklardan biridir. Vücudun kontrolünü sağlayan dokular ve sinirler, omurgada bulunan omuriliğinden geçmektedir. Hasar alan sinirlerin onarılması çoğunlukla mümkün değildir. Hasar tamamen sinirlerde meydana gelmiş ise felce neden olabilir. Omurilik yaralanmalarında kök hücre tedavisi, sıklıkla kullanılan bir yöntemdir.
Kök hücre tedavisi, iskelet ve kas sisteminde oluşan hasarların tedavisinde kullanıldığı gibi, kemik ve kıkırdak hasarlarının tedavisinde de son derece başarılı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.
İşlem sırasında ameliyathane ortamında alınan 100 – 150 cc’lik yağ hücreleri, özel kitler ile santrifüj edilerek hazırlanmaktadır. Bu işlem sonrasında elde edilen kök hücre açısından zengin sıvı, enjektör aracılığı ile hastanın omurgasının hasarlı yerlerine enjekte edilmektedir.
Omurilik Yaralanması Nedir?
Omurga, omur adı verilen birçok kemikten meydana gelmektedir. Omurilik, bu kemikler arasından aşağı doğru uzanan, beyin ile vücudun geri kalanı arasında hareketi, iletişimi ve hissi sağlayan sinir grubudur. Yani vücut ve beyin arasında bir köprüdür. Omurilik yaralanması, omuriliği tamamen ya da kısmen yaralayan, yırtan travmatik olaylar sonucunda meydana gelmektedir. Omurilik zarar aldığında beyin ve vücut arasındaki iletişim bozulmaktadır ve birçok hayati işlev zarar görebilmektedir.
Omurilik Yaralanması Neden Olur?
Düşme, araç kazaları, spor yaralanmaları, kesici alet yaralanmaları ya da ateşli silah yaralanmaları omurilik yaralanmasının en sık görüldüğü durumlardır. Ancak omurilik yaralanmaları yalnızca travmalardan kaynaklanmamaktadır. Omurilik yaralanması nedenleri ile ilgili bir sıralama yapacak olursak;
Bazı virüsler,
Omurga tümörleri,
Enfeksiyonlar,
Vasküler iskemi,
Spondiloz,
Dejeneraktif disk hastalığı,
Osteoporoz
Omurilik Yaralanmasının Belirtileri Nelerdir?
Omurilik yaralanmasının belirtileri, yaralanmanın yerine ve ciddiyetine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Çoğunlukla omurilik yaralanmasını ne kadar fazla olursa, semptomlar o kadar şiddetli olmaktadır. Omurgadaki ikinci ve üçüncü omurlarda, boyun kısmına yakın bölgelerde oluşan yaralanmalar, solunum kaslarını ve nefes alma yeteneğini büyük oranda etkilemektedir. Bunun yanı sıra bel omurlarındaki bir yaralanma yalnızca mesane, bağırsak ve bacaklardaki sinir – kas sistemlerinin işlevlerini etkilemektedir. Yaralanma belirtileri ile ilgili bir liste yapacak olursak;
Kolları ve bacakları hareket ettirememe,
Bacakları ya da kolları hareket ettirememe,
Nefes alış verişte zayıflama ya da nefes darlığı,
Sırt, boyun ya da belde ağrı, tutukluk, basınç hissi,
Yürümede güçlük ya da yürüyememe,
Başın anormal pozisyonda durması,
Dışkı kontrolünün ve idrar hissinin kaybolması.
Belirtiler kişilerin durumuna göre değişiklik göstermektedir. Herhangi bir kaza geçiren ve bu belirtileri olan kişiler acilen hastaneye giderek tedavi olmalıdır. Sinir hasarı meydana geldiğinde duyu ya da kas kontrolü kaybı, yaralanmanın ciddiyetine bağlı olarak kalıcı ya da geçici, kısmi ya da tam olabilmektedir. Omurilikte sinir yollarını tahrip eden ya da omuriliği kesen yaralanmalar kalıcı felç oluşmasına neden olurken, omuriliği sıkıştıran künt yaralanmalar günler, haftalar ya da aylar sürebilen geçici zayıflıklara neden olabilmektedir. Bazen ödemde olduğunda daha şiddetli omurilik felcini düşündüren semptomlarda yaşanabilmektedir.
Omurilik Yaralanmalarında Tanı Nasıl Konur?
Fiziki muayene, omurilik yaralanmalarını teşhis etmek için etkili olsa da bazen çeşitli tanı yöntemlerinin kullanılması gerekir. Omurilik yaralanmalarında tanı için kullanılan birçok yöntem bulunmaktadır. Bunlardan ilki direkt radyografidir. Omurilik yaralanması olup olmadığını anlamak için yapılacak olan müdahale bu uygulama ile gerçekleşmektedir.
Bir diğer yöntem ise bilgisayarlı tomografidir.
Bilgisayarlı tomografi, omurilik yaralanmalarında sık kullanılan bir yöntemdir. Eğer kırık için bir şüphe var ise bu şüpheden emin olmak için bu yönteme başvurulmaktadır. Bu yöntem aynı zamanda kırığının yerini, tipini ve şiddetini tespit etmek içinde kullanılmaktadır.
Kullanılan bir diğer yöntem ise manyetik rezonanstır. Eğer herhangi bir omurilik yaralanması tespit edilmiş ise MR ile nedeni tam olarak teşhis edilebilmektedir. Ayrıca bu yöntem ile hem yumuşak dokular hem de omurilik dokuları görüntülenebilmektedir.
Omurilik Yaralanmalarında Tedavi Yöntemleri
Omurilik yaralanmalarında tedavi yöntemleri, yaralanmanın şiddetine göre değişiklik göstermektedir. Örneğin omurilik yaralanmasına bağlı olarak şiddetli ağrılar var ise bu ağrıların giderilmesi için ağrı keçisiler ya da kas gevşeticiler ilaçlar kullanılmaktadır. Yaralanmalarının daha ciddi olduğu durumlarda başka tedavi yöntemleri kullanılmaktadır.
Tedavi yöntemlerinden ilki alçı ve korsedir.
Omurilik yaralanmalarının şiddetinin daha az olduğu durumlarda yaralanma bölgesine korse ya da aşçı uygulanabilmektedir. Bağ dokusunda hasar bulunmayan kişiler için en ideal tedavi yöntemi budur. Hem omurgada meydana gelen kırıkların hızlı bir şekilde iyileşmesi hem de kırılan omurganın omuriliğe baskı yapmaması için iyi bir yöntemdir. Yaklaşık 3 ay boyunca uygulanan bu işlem sayesinde kamburluk riski ortadan kaldırılmaktadır.
Minimal invaziv yöntemler olan vertebroplasti ve kifoplasti, çökme kırıkları ve patlama kırıklarında en çok başvurulan yöntemler arasındadır. Bu işlem, tümör ya da osteoporoz gibi durumlarda da kullanılmaktadır.
Yeni nesil teknolojik gelişmelerin ürünü olan füzyon ve enstrümantasyon yöntemlerinde omurga kırıkları doldurulmaktadır. Bu yöntem, diğer tedavi yöntemlerine oranla daha uzun sürmektedir.
Omurilik Yaralanması Şüphesinde Ne Yapılmalı?
Omurilik yaralanması şüphesi var ise hemen 112 aranmalıdır. Hayati bir gereklilik olmadığı sürece yaralanan kişi hareket ettirilmemelidir. Başı hareket ettirmek ya da kask çıkarmak gibi müdahaleler omurilik hasarının artmasına neden olabilir. Hasta kendini iyi hissetse ya da kalkıp yürümek istese dahi ambulans gelene kadar aynı şekilde kalması gereklidir.
Eğer kişinin nefes alışı yok ise temel yaşam desteği yapılması gerekir. Omurilik yaralanması şüphesi olan kişilere suni solunum sırasında başını arkaya götürmemelisiniz. Bunun yerine çenesini öne çıkararak hava yolunu açmalısınız. Ambulans geldiğinde boyunluk ve benzeri sabitleyiciler ile omurilik yaralanması olan kişi araca nakledilmelidir.