Ağır Yanıklarda Ortopedik Komplikasyonlar: Kontraktür ve Eklem Kısıtlılığı

Yanıklar, yalnızca deriyi değil, kasları, tendonları, sinirleri ve eklemleri de etkileyebilecek çok yönlü travmalardır. Özellikle 3. derece yanıklar gibi ağır yanık durumlarında, hayati riskin yanı sıra uzun vadede ciddi ortopedik sorunlar da ortaya çıkabilir. Bu komplikasyonların başında kontraktür ve eklem kısıtlılığı gelmektedir.

Geleneksel kültürümüzde “yanık izi kalır” sözü yalnızca estetik değil, fonksiyonel izleri de işaret eder. Bu yazıda, ağır yanık sonrası gelişen ortopedik kısıtlılıkları, nedenlerini, önleme ve tedavi yöntemlerini detaylı biçimde ele alacağız.

Ağır Yanık Nedir?

Yanıklar ciddiyetlerine göre 1. derece (yüzeysel), 2. derece (kısmi kalınlık) ve 3. derece (tam kalınlık) olarak sınıflandırılır. Ağır yanıklar genellikle:

  • Vücudun %10’undan fazlasını etkileyen 3. derece yanıklar
  • Yüz, eller, ayaklar, eklem çevresi ve genital bölgeyi tutan yanıklar
  • Elektrik, kimyasal veya alevle oluşan derin doku yanıkları

Bu tür yanıklar sadece ciltte değil, altındaki bağ dokusu, kas ve eklem yapılarında da bozulmaya yol açar. Hasar gören bu yapılar iyileşirken ciddi deformasyonlar meydana gelebilir.

Kontraktür Nedir?

Kontraktür, kas, tendon, bağ dokusu ve deri gibi yumuşak dokuların normal uzunluklarının altına inerek kısalması ve buna bağlı olarak eklem hareketlerinin kısıtlanması anlamına gelir.

Ağır yanıklarda en sık karşılaşılan ortopedik komplikasyon olan kontraktür, özellikle eklemlere yakın bölgelerdeki yanıklarda oluşur. En çok etkilenen bölgeler:

  • Dirsek
  • Diz
  • Omuz
  • Boyun
  • Ayak bileği
  • El ve parmaklar

Bu durum, kişinin yürümesini, ellerini kullanmasını, başını çevirmesini hatta günlük kişisel bakımını bile zorlaştırabilir.

Kontraktür Nasıl Gelişir?

Yanık sonrası iyileşme sürecinde cilt dokusu sertleşir ve elastikiyetini kaybeder. Ayrıca derin dokularda da yapışıklıklar ve lifli doku (skar dokusu) gelişir. Bu durum:

  • Kasların uzamasını engeller
  • Tendon hareketlerini kısıtlar
  • Eklemlerde bükülme veya sabitlenme meydana getirir
Bunu okuyabilirsiniz >>>  Travmatik Eklem Çıkıkları: Redüksiyon Sonrası Rehabilitasyon Süreci

Bu nedenle ağır yanıklarda sadece yara iyileşmesini değil, kas-iskelet sisteminin korunmasını da hedefleyen çok yönlü bir tedavi gerekir.

Eklem Kısıtlılığı Nedir?

Eklem kısıtlılığı, bir eklemin normal hareket açıklığında hareket edememesi durumudur. Yanıklarda bu durum ya kontraktür nedeniyle ya da eklem çevresindeki kapsül, kas ve bağ dokularının hasar görmesi nedeniyle oluşur.

Özellikle yanık izlerinin eklem üzerine denk gelmesi bu kısıtlılığın başlıca sebebidir. Zamanla bu hareket kısıtlılığı:

  • Eklem deformasyonuna
  • Kas atrofisine (kas erimesine)
  • İşlev kaybına

yol açabilir.

Ortopedik Komplikasyonları Önlemek İçin İlk 3 Gün Kritik

Ağır yanıklarda ortopedik komplikasyonların önlenmesi, yanık tedavisinin ilk saatlerinde başlar. Bu noktada alınabilecek önlemler şunlardır:

  • Eklem pozisyonlandırması: Yanık bölgesi eklemde ise, eklemin en fonksiyonel pozisyonda sabitlenmesi sağlanır. Örneğin dizin hafif bükülü tutulması.
  • Pasif hareketler: İlk günlerden itibaren kontrollü eklem hareketleriyle eklemdeki yapışıklıklar önlenir.
  • Yara pansumanları: Esnek ve eklemi kısıtlamayan şekilde yapılmalı, harekete izin vermelidir.

Aksi halde cilt, kas ve tendonlar birbirine yapışır; bu durum ileride cerrahi müdahaleyi gerektirecek kalıcı deformasyonlara neden olabilir.

Rehabilitasyon: Yanık Sonrası Hareketin Yeniden İnşası

Ağır yanıkların ardından rehabilitasyon süreci, ortopedik komplikasyonları önlemek ve işlev kaybını telafi etmek için hayati öneme sahiptir. Bu süreç üç evreye ayrılır:

1. Akut Dönem (İlk 0–5 gün)

  • Yatak içi pozisyonlama
  • Eklem hareketlerini korumaya yönelik egzersizler
  • Fizyoterapist eşliğinde hafif pasif hareketler

2. Subakut Dönem (5–21 gün)

  • Yara bölgesi iyileşmeye başladıktan sonra aktif egzersizler
  • Gevşek bandajlı hareket
  • Destekli yürüme, el fonksiyonlarını geliştirme

3. Kronik Dönem (3 hafta ve sonrası)

  • Skara yönelik germe egzersizleri
  • Ortez veya atel uygulamaları
  • Gerekiyorsa kontraktür cerrahisi

Bu süreçte geleneksel ev destekleri – örneğin evde yaptırılan düzenli masajlar, doğal merhemler – doğru şekilde uygulandığında tıbbi rehabilitasyona katkı sağlar. Ancak yanlış pozisyonlama veya hareketsizlik, ciddi zararlara neden olabilir.

Bunu okuyabilirsiniz >>>  Travmatik Eklem Çıkıkları: Redüksiyon Sonrası Rehabilitasyon Süreci

Kontraktür Cerrahisi: Zorunlu Durumlarda Kurtarıcı Müdahale

Rehabilitasyona rağmen kontraktür gelişmişse, cerrahi müdahale gerekebilir. Uygulanan yöntemler şunlardır:

  • Z-plasti: Skar dokusunun yer değiştirilerek cildin uzatılması
  • Derin fasya gevşetme: Deri altı dokuların serbestleştirilmesi
  • Cilt grefti: Açık kalan bölgelere sağlıklı cilt aktarılması
  • Kas/tendon transferleri: Fonksiyon kaybını gidermek amacıyla

Cerrahi sonrası iyileşme süreci zordur; yeniden fizyoterapi gereklidir. Ancak doğru zamanda yapılan kontraktür cerrahisi, bireyin yaşam kalitesini belirgin şekilde artırır.

Geleneksel Bilgeliğin Yeri: Ama Bilinçli Uygulama Şart

Yüzyıllardır kullanılan bazı geleneksel uygulamalar, özellikle ilk yardımda yanığa yoğurt, diş macunu, salça sürmek gibi alışkanlıklar, maalesef iyileşmeyi zorlaştırır. Ancak doğru pozisyonlandırma, bitkisel nemlendirici kullanımı ve düzenli hareket ettirme alışkanlığı, hekim önerisiyle faydalı olabilir.

Her zaman geleneksel bilgi modern tıpla harmanlandığında daha güçlü sonuçlar verir. Ancak tıbbi müdahalenin yerini tutmaz.

Yanığın Sadece Deride Değil, Hareket Özgürlüğünde de İz Bırakmaması İçin Müdahale Şarttır

Ağır yanıklarda ortaya çıkan ortopedik komplikasyonlar, hastanın yaşam kalitesini doğrudan etkiler. Kontraktür ve eklem kısıtlılığı gibi durumlar, yalnızca fiziksel değil, psikolojik olarak da bireyi etkiler. Bu nedenle erken müdahale, pozisyonlandırma, fizyoterapi ve gerektiğinde cerrahi süreçlerin doğru yürütülmesi elzemdir.

Unutulmamalıdır ki, hareket bir özgürlüktür. Yanık sonrası bu özgürlüğü korumanın yolu ise sadece deriyi değil, alttaki dokuları da hedef alan bir anlayışla hareket etmektir.